“Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi Sempozyumu” başladı
“Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi Sempozyumu” açılışında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Ayasofya’nın asli hüviyetine kavuşması, aziz milletimizin kimliğine, tarihine ve medeniyetine sahip çıkma kararlılığını ve köklerinden aldığı güçle sağlam bir geleceği inşa etme azmini göstermektedir” dedi
Diyanet İşleri Başkanlığının Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nin 86 yıl aradan sonra yeniden ibadete açılması nedeniyle düzenlediği “Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi Sempozyumu” Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın katılımıyla gerçekleştirilen açılış programıyla başladı.
Ayasofya Camii avlusunda gerçekleştirilen açılış programında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, “Camiler ve Din Görevlileri Haftası’nda, Ayasofya’nın mana ve önemini anlamaya katkı sunmak; İslam medeniyetinin müktesebatındaki mümtaz konumunu ve gelecek perspektifine dair katkılarını müzakere etmek amacıyla Ayasofya Sempozyumunu gerçekleştirdiklerini söyledi.
Fethin ve Fatih Sultan Mehmet Han’ın emaneti Ayasofya’nın on beş asrı aşan ömrüyle insanlık tarihinin en kıymetli ilim, hikmet ve ibadet mekânlarından birisi olduğunu ifade eden Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, “Nitekim, “kutsal bilgelik, ilahi hikmet” gibi derin manalar taşıyan “Ayasofya” ismi de buna işaret etmektedir. Fetihle birlikte bu ulu mabed, İslam’ın yeryüzüne öğrettiği üstün insanlık ilkeleri ve nebevi değerlerin evrensel nişanelerinden birisi olmuştur” dedi.
“Ayasofya’nın yeniden açılışı tüm İslam toplumları için de bir uyanış ve diriliş muştusu olmuştur”
Başkan Erbaş, Ayasofya’nın asli hüviyetine kavuşmasının, Türk milletinin kimliğine, tarihine ve medeniyetine sahip çıkma kararlılığını ve köklerinden aldığı güçle sağlam bir geleceği inşa etme azmini gösterdiğine işaret ederek, “Ayrıca tüm İslam toplumları için de bir uyanış ve diriliş muştusu olmuştur. Nitekim son asır boyunca yaşadığı travmalar ve maruz kaldığı meydan okumalar neticesinde özgüven kaybı yaşayan Müslüman toplumlar, bu açılış ile beraber büyük bir heyecan yaşamıştır. Savaşların ve zorlukların örselediği coğrafyaların geleceğe dair umutları yeşermiştir” diye konuştu.
Başkan Erbaş, 86 yıl aradan sonra Ayasofya’nın yeniden cami olarak ibadete açılmasının bütün mazlum müminlere fetih ruhunu ve şuurunu yeniden aşılayacağına; onları özellikle son iki asrın mahkûmiyet ve mahrumiyetinden kurtarıp yeniden tarihin öznesi konumuna yükselten bir milat olacağına inandığını belirtti.
“İstanbul’u İslam’la buluşturan büyük fetih kolay gerçekleşmemiştir”
İslam’ın önemli kavramlarından biri olan ve Ayasofya’yı Müslümanlara emanet eden “fetih”in asla savaş, şiddet ve sömürü olmadığını, bilakis gönülleri huzur ve yeryüzünü merhametle buluşturma idealini ifade ettiğine vurgu yapan Başkan Erbaş, şöyle devam etti:
“Elbette İstanbul’u İslam’la buluşturan büyük fetih kolay gerçekleşmemiştir. Ardında güçlü bir inanç, keskin bir zekâ, derin bir strateji, disiplinli bir çalışma ve üstün bir teknoloji vardır. Bu donanımla yola çıkan Fatih Sultan Mehmet Han ve onun şanlı ordusuna Cenâb-ı Mevlâ da katından inayet, rahmet ve sekinet indirmiş; nihayetinde onları şanlı fetih ile tebcil etmiştir.
Dolayısıyla, inşasından günümüze Ayasofya’nın yaşadığı macera, bugünün dünyasına ve Müslümanlarına da arzu ettikleri ideallerini gerçekleştirme noktasında elbette bazı zorlulukların yaşanabileceğini göstermektedir. Her şart ve durumda iman, azim ve sabrı kuşanmanın önemini ortaya koymaktadır. Atalet, ümitsizlik ve gaflete düşmeden, planlı bir çalışma ve cesur bir duruş ile çıkılan yolun, Allah’ın yardımı sayesinde zaferle sonuçlanacağını müjdelemektedir.”
“İstanbul’un fethi ve Ayasofya’nın tevhid ile buluşması, yüce bir ideal ve ahlakın ifadesidir”
Başkan Erbaş, Ayasofya’nın ulu bir cami olmasının yanında büyük bir medeniyet sembolü olduğunun altını çizerek, “Onu tam manasıyla anlayabilmek için taşıdığı derin manaları bilmek gerekir. Mesela Ayasofya, Allah’a kullukta tevhidin sembolü; her türlü din, dil, ırk, kültür, düşünce, mezhep ve meşrepten insanı kucaklamasıyla da birlikte yaşama ahlakının örneğidir. Bizlere, çağı inşa etmenin, zamanın öznesi olmanın, üretmenin, bilim, teknoloji, sanat ve teknikte öncü olmanın önemini; teknolojiyi adalet ve merhametin emrine vermenin değerini anlatmaktadır. Bu açıdan İstanbul’un fethi ve Ayasofya’nın tevhid ile buluşması, yüce bir ideal ve ahlakın ifadesidir” şeklinde konuştu.
“Tarihi sorumluluğumuz, tüm yeryüzünde barış ve huzurun hâkim olması için var gücümüzle çalışmayı gerektirmektedir”
“Ayasofya’nın temsil ettiği kuşatıcı manayı ve değeri, yüce bir gaye ve mukaddes bir emanet bilen müminlere önemli görevler düştüğünü belirten Başkan Erbaş, şöyle konuştu: “Bu tarihî sorumluluk, tüm yeryüzünde merhamet ve müsamahanın, barış ve huzurun hâkim olması için var gücümüzle çalışmayı gerektirmektedir. Zira hepimiz hüzünle müşahede ediyoruz ki bugün yeryüzü iyiliğe, merhamete, güzel ahlaka ve adalete her zamankinden daha fazla muhtaçtır.
Tüm mazlum ve mağdur coğrafyaların gelecek adına umut beslediği bu toprağın evlatları olarak bu üstün ideal uğrunda büyük bir gayret ve özveri ile çalışmak, en başta Allah’a karşı kulluk görevimizdir. Daha iyi bir gelecek adına insanlık vazifemizdir. Aynı zamanda vahiy ve bilgi ile zihinleri, iman ve irfan ile gönülleri, ahlak ve fazilet ile ruhları fetheden ve ümmete Ayasofya gibi bir değeri bahşeden asil ecdadımıza karşı da bir vefa borcumuzdur.”
“Hakikati bütün insanlıkla buluşturma ülküsünü, varoluş gayesi haline getirmeliyiz”
Tarih ve medeniyet bilincini kuşanarak geleceği inşa etme gayretinin artırılması gerektiğini ifade eden Başkan Erbaş, “Örselenmiş ideallerimizi ve anlam dünyamızı imar ederek değerlerimizi daha güçlü şekilde ikame etmeliyiz. Kendi değerlerimizden, tarihi ve ilmi derinliğimizden aldığımız güçle, kadim ve kurucu medeniyetimizin düşünce kodlarını bugünle buluşturmanın çarelerini aramalıyız. Daima hakikatin izini sürüp onu bütün insanlıkla buluşturma ülküsünü varoluş gayesi ve hayat prensibi haline getirmeliyiz. Bu doğrultuda güçlü bir medeniyet idrakiyle tarihe, çağa ve geleceğe yön verecek bugünün Fatihlerini, Akşemsettinlerini ve Ulubatlı Hasanlarını yetiştirmenin formüllerini üretmeliyiz. Bu ise modern zamanın yitik değerleri olan; bilgi, hikmet ve irfanla gerçekleşecektir. Bu idealle Ayasofya etrafında müşterek bir şuur oluştuğunda ve bu bilinç eyleme dönüştüğünde, hiç şüphesiz Ayasofya’nın açılışı, daha büyük bir anlam, değer ve derinlik kazanacaktır” diye konuştu.
Başkan Erbaş, üç gün devam edecek sempozyuma, tebliğci ve müzakereci olarak katkı sunan hocalara ve tüm katılımcılara teşekkür ederek, Ayasofya’nın, insanlığın ebedi kurtuluşunu her gün minarelerinden haykırarak kıyamete kadar payidar olması niyazında bulundu.
Başkan Erbaş’ın açılış konuşmasının ardından Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu Başkan Vekili Prof. Dr. İskender Pala, “Kültür ve Medeniyet Tarihinde Ayasofya” başlıklı konferans verdi.
Sempozyumun oturumları online olarak gerçekleştirilecek
Açılış konferansının ardından sempozyumun oturumları online olarak gerçekleştirilecek.
Tebliğcilerin, bulundukları yerlerden online olarak sunumlarını gerçekleştirecekleri sempozyumun 1. oturumunda “Ayasofya Tarihi”, 2. oturumunda “Ayasofya ve Mimari”, 3. oturumunda “Ayasofya, İlim ve Hikmet”, 4. oturumunda “Ayasofya ve İbadet”, 5. oturumunda “Ayasofya ve Din Hizmeti”, 6. oturumda “Ayasofya ve Sanat”, 7. oturumda “Ayasofya ve Edebiyat”, 8. oturumda “Ayasofya ve Seyahatnameler”, 9. oturumda “Ayasofya ve Vakıf Geleneği” başlıkları ele alınacak.
Katılımcılar, https://ayasofyasempozyumu.com/ adresinden “Ön Kayıt Formu” doldurarak alacakları canlı yayın linki, kullanıcı adı ve şifreyle oturumları takip edebilecek.
Aynı zamanda oturumlar, Diyanet İşleri Başkanlığı sosyal medya hesaplarından, “Ayasofya Sempozyumu” isimli YouTube kanalından da canlı yayınlanacak.
Programa, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya ve Diyanet İşleri Başkanlığı Diyanet İşleri Başkanlığı Dini Yayınlar Genel Müdürü Doç. Dr. Fatih Kurt, Yönetim Hizmetleri Genel Müdürü Mehmet Bilgin, Rehberlik ve Teftiş Başkanı Fatih Mehmet Karaca, 1. Hukuk Müşaviri Selami Açan, İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Mehmet Emin Maşalı, rektör ve dekanlar ile davetliler katıldı.